10 Mayıs 2011 Salı
Silah Edinmede Eş Rızası
Silah kanunlarını yeniden düzenleyen Kanada ne koşullar getirmiş görelim:
Kanada ateşli silahlar yasası gereği, silah ruhsatı için başvuru yapanlar hakkında, şiddet ve intihar risk faktörlerine ilişkin ayrıntılı bilgi toplanmasını gerektiriyor.
Başvuran kişinin:
o Suç geçmişi;
o Akıl sağlığı;
o Madde bağımlılığı (alkol / uyuşturucu);
o Şiddet eğilimi;
o İş kaybı / iflas.
o Özel ilişkilerinin durumu araştırılıyor.
Başvuru yapan kişinin detaylı olarak verdiği bilgilerin en az iki referans tarafından doğrulanması ve bu referansları verenlerin de kişiyi en az üç yıldır tanıyor olması gerekiyor.
13 Nisan 2010 Salı
Aliye teyze kuş gibi havada uçuyor olmalı kiii
Kadıköy'de yolda yürüyen kadın karnından vuruldu
13 Nisan 2010
Olay, Osmanağa Mahallesi Nüshet Efendi Sokak üzerinde bulunan bir iş hanında meydana geldi. İddiaya göre, Recep B., isimli kişi bir görüşme için geldiği iş hanından çıkarken, girişte bulunan çay ocağının kapısında oturan bir kişi ile aralarında tartışma çıktı.
"Omuz atma" yüzünden çıktığı sanılan tartışmanın ardından iş hanından ayrılan Recep B., yanına aldığı akrabası olan Ferit B. ile birlikte bir süre sonra iş hanına geri geldi. Recep B. ve Ferit B., çay ocağını işlettikleri öğrenilen Remzi Ü., Doğan Ü. ve Hacı Ü. ile tartışmaya başladı.
Sopaların da kullanıldığı kavganın büyümesi üzerine belindeki silahı çıkartan Ferit B. tetiğe dokundu. Bu sırada eşi Cemal Temiz ile birlikte iş hanının önünden geçen Aliye Temiz'e kurşunlardan biri isabet etti.
Saldırganlar olay yerinden kaçarken, karnından vurulan Aliye Temiz olay yerine gelen ambulansla Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. Ameliyata alınarak, karnındaki kurşun çıkartılan Aliye Temiz'in durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Kavga sırasında olay yerinde bulunan bir görgü tanığı "Kavga çıktı. Karşı taraf 4-5 kişiydi. Arkadaş ta korkutmak için havaya ateş etti. O sırada kurşunlardan biri yoldan geçen teyzeye geldi. Kasıtlı olarak ateş etmedi. Korkutmak için havaya ateş etti" dedi.
Olayın ardından inceleme yapan polis, kavgaya karışan Remzi Ü., Doğan Ü. ve Hacı Ü. ile Recep B. ve Ferit B'yi kısa sürede yakaladı. Hacı Ü. yaşı küçük olduğu için Kadıköy Çocuk Büro Amirliği'ne götürülürken, diğer şüpheliler ise Kadıköy Asayiş Büro Amirliği'nde sorgulandı. İfadeleri alınan zanlılar, haklarındaki suçlamaları reddetti. İfade veren bir gizli bir tanığın ise ateş eden kişinin Ferit B. olduğunu söylediği öne sürüldü. Şüpheliler ifadelerinin alınmasının ardından Kadıköy Adliyesi'ne sevk edildi.
Yorumlar
Aliye teyze
Demekki Aliye teyze kus gibi havada ucuyor olmaliki adam korkutmak icin havaya ates acinca tyeyzeyi kazara karnindan vurmus.
Ama ben tank almak isteyince
BEN TANK ALMAK İSTEYİNCE VERMİYORSUNUZ . . . SİLAH BULABİLİYORSUNUZBU ÜLKEDE. . . İKİSİDE İNSAN ÖLDÜREBİLİYOR. . . TANK BULMAKTA KOLAYLAŞSIN BU ÜLKEDE. . BU KADAR ZAVALLI DÜŞÜNEN BİR ÜLKEDEYİZ. . . SİLAHI YASAKLAYIN ARTIK YA- SAK- LA- YIN !!!!!!!!
Silahlara son
bütün herkesin asker polis hariç silahları toplanmalı ruhsatlı da olsa gidiş iyiye delalet değil
Burası türkiye burada böyle
insan hayatı bu kadar ucuz işte devletvatandaşı korumaktan aciz kanunlar desen suçludan yana gibi
Korkusuz
korkusuz insan ve özgüven eksikliği olmayan insan , silah taşımaz. . . silah taşımak korkakların işidir. .
5 Nisan 2010 Pazartesi
SİLAH KANUNU TASARISINA TEPKİ"Sigara Öldürüyor da Silah Öldürmüyor mu!"
Silah Kanunu Tasarısı, perşembe günü Meclis İçişleri Komisyonu’nda görüşülecek. Umut Vakfı’ndan Ayyıldız, "Tasarıda çocukların yaşam hakları, ruhsal gelişimleri göz ardı edildi" diyor. "Gizli reklam yasaklanmıyor; evdeki silahlar hala risk."
Semra PELEK
İstanbul, - BİA Haber Merkezi,05 Nisan 2010
Silahlarla ilgili uygulamaların Avrupa Birliği (AB) mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesi amacıyla hazırlanan Silah Kanunu Tasarısı, 8 Nisan'da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İçişleri Komisyonu'nda görüşülecek.
Kurulduğu 1993'ten beri bireysel silahlanmayla mücadele eden Umut Vakfı'dan Esengül Ayyıldız, bianet'e tasarıyı değerlendirdi:
"Sigara ve alkol konusunda gizli reklama izin vermeyen hükümet, silah konusunda aynı duyarlılığı göstermiyor, tutarsız davranıyor. Tasarıda ruhsat alma yaşı insan öldürmekte daha fazla kullanılan yivli tabancalar için 21, yivsiz tabancalar için 18 olarak belirlenmiş. Yaşın 18'e indirilmesine gerekçe olarak, 'kırsal kesimde çobanların, avcılık ve tarım alanlarını korumaları' gösteriliyor."
Ayyıldız, hükümetin tasarıda suçu önlemeye çalışmak yerine şüpheliyi yakalamayı kolaylaştırıcı tedbirler aldığını anlattı. "Tasarıda silah edinmek zorlaştırılmıyor, silahlar ruhsatlandırılmaya çalışılıyor."
"Açık alanlar daha tehlikeli"
Tasarıda düğünlere silah yasağı gelmediğini; "kapalı alan", "açık alan" ayrımı yapıldığını söyleyen Ayyıldız, şöyle devam ediyor:
"Tasarı yasalaşırsa düğünlere yine silahla girilecek. Tasarıda alkol tüketiminin yapıldığı kapalı mekânlarda ateşli silahlara yasak getiriliyor, açık alanda yapılan kutlamalarda silah yine serbest olacak. Türkiye'de açık havadaki kutlamalar daha riskli."
"Gizli reklam tehdit ediyor"
Ayyıldız, tasarıda çocukların ruhsal gelişiminin dikkate alınmadığını söyledi:
"Tasarıya göre fuar, gösteri ve basılmış eserlerde silah reklamı yapılabilecek. Ayrıca 'gizlilik' ilkesi de göz ardı edildi; gizli silah reklamlarına yasak getirilmiyor. Gizli reklamlar bilinçaltına daha çok işliyor, bu da özellikle çocuk ve gençlerin ruhsal gelişimi açısından sakıncalı."
"Evdeki silahlar hala risk"
Evde bulunan silahların çocukların ölümüne ya da yaralanmasına neden olduğunu, tasarıda bununla ilgili de önlem getirilmediğini anlatan Ayyıldız'ın sözleri şöyle:
"ABD'de silah ruhsatı alabilmek için eğitim şartı ve evde silahı kilitli yerde saklama şartı getiriyor. Silah evde bulunacaksa silahı parçalarına ayırıp, her bir parçanın ve silaha ait kurşunların ayrı ayrı yerlerde saklanması şartı da var. Bu, aile içi şiddetin önlenmesi için de bir tedbir. Bu önlem, silaha ulaşılabilirlik süresi uzayınca öfkenin de geçeceği tezine dayanıyor. Bizde de bu önlemler alınabilirdi. Evdeki silahlar çocuklar açısından büyük risk."
Umut Vakfı'nın tasarıdaki "Komisyon" uygulamasına karşı çıktığını sözlerine ekleyen Ayyıldız, "Komisyon uygulamasından geri adım atılmadı. Valinin başkanlık ettiği, ilin emniyet müdürü, jandarma ve MİT üyelerinden oluşan komisyon, silah edinme şartlarına haiz olmasa bile hayatları ciddi tehlike içinde olan kişilere silah ruhsatı verebilecek. Bu 'Düşmanım var' diyen eski korucuların silahlanması anlamına geliyor. Kan davası ya da töre cinayeti suçluları da aynı gerekçeyle silah alabilecek" diyor. (SP/EÜ)
17 Şubat 2010 Çarşamba
TBMM'deki Silah Tasarısı "Silahlanmayı Teşvik Tasarısı" Oldu
Bireysel silahsızlanma için mücadele eden Umut Vakfı'ndan Esengül Ayyıldız, Meclis'te alt komisyondaki ateşli silahlarla ilgili yasa tasarısının, "silahlanmayı teşvik tasarısı" olmaya doğru gittiğini söylüyor.
Ekim 2009'da Meclis'in gündemine gelen tasarının İçişleri Komisyonu görüşmelerinde, silahsızlanma odaklı bir yasa olmasının öngörüldüğü söyleniyordu. Umut Vakfı, tasarıya girmesi gereken, silahlanmayı zorlaştıracak önlemlerin listesini milletvekillerine ulaştırmıştı. Bu değişiklikler yapılmadığı gibi, silahlanmayı kolaylaştıracak yeni düzenlemeler gündeme geldi.Ayyıldız "Tasarıda 'silahlar ruhsatlandırılırsa suç takibi kolaylaşır' mantığı var. Ama Türkiye'de 2,5 milyon ruhsatlı, bunun üç katı ruhsatsız silah var ve ruhsatlı silahlarla işlenen suçların sayısı da artıyor" diyor.
"Silahlanın" tasarısı
Mevcut yasada olmayan ve geriye gidişi gösteren bu düzenleme önerilerinden bazıları şöyle.
Geçici ruhsat: Silah almak için başvuran birine, tetkikler için geçen sürede "silahsız kalmaması için", yani hemen silahlanabilmesi için altı aylık geçici ruhsat öngörülüyor. Ayyıldız "Bu süre içinde kişinin ruh sağlığının tetkiklerinin yapılabilmesi gerek. Bu suç ihtimallerini artıracak bir düzenleme" diyor. Umut Vakfı bu düzenlemenin tasarıdan çıkarılmasını istiyordu.
Tek doktor raporuyla ruhsat: Mevcut yasada ruhsat için doktor heyeti raporu gerekiyor. Tasarıda tek doktorun raporu yeterli görülüyor. Umut Vakfı'ndan Prof. Dr. Timur Demirbaş "Küçük yerlerde bir hükümet tabibinin, nüfuzlu birine olumlu rapor vermemesi düşünülemez" diyor. Umut Vakfı, heyette nöroloji, kalp, kulak-burun-boğaz, göz uzmanlarının da olmasını, raporun hekimlerin kimliğini gizleyerek kapalı gönderilmesini öneriyordu.
Ceza alana yeniden ruhsat: Komisyon görüşmelerindeki yeni düzenlemeyle, bir yıldan fazla ceza almış kişilere ruhsatın önü açılıyor. Milliyet'ten Mansur Çelik'in haberine göre, şu an yasal engelleri bulunduğu için silah ruhsatı alamayan milletvekilleri ve belediye başkanları kendi lehlerine değişiklik için yoğun kulis yapıyor. Ayyıldız "Anlaşılan milletvekilleri kendileri için silah istiyor" diyor.
Ruhsatta 21 yaş sınırı: Tasarıda silah ruhsatı için alt sınır olan 21 yaş değişmiyor. Umut Vakfı bunun 25 olmasını istiyordu.
Muhafaza: Tasarı silahın "muhafaza" amacıyla başka birine teslim edilebilmesini öngörüyor. Ayyıldız bunun "ruhsat vermeden ruhsatlandırma" olduğunu dile getiriyor. Umut Vakfı muhafazanın ancak Emniyet girimlerince yapılabileceğini söylüyor.
Reklam: Tasarı "aleni silah reklamını" yasaklıyor. Ayyıldız, TV programlarında silah şirketlerinin sponsorluklarıyla yapılan "gizli reklam"ın da engellenmesi gerektiğini söylüyor
Selahattin Duman da silah veya uyuşturucu değil de TV'de sigara yasağını eleştiriyor
Ağız tadıyla televizyonda film seyredemez olduk..
Bir sigara sahnesi varsa onu tutan el buzlandırılıyor.. Buzlandırma işi artık o kanalın grafikçisine kalmış..
Kimi yuvarlak yapıyor buzu, kimi elips, kimi de kare şeklinde.. Ekranın içinde bir buzlanmış alan gidip geliyor..
Böylece sigarayı göremiyoruz.. Ama içenin ağzından, burnundan dumanlar çıkıyor..
Çocuklarımız da bizim gibi budala olduklarından ağzından duman saçan karakterin sigara içtiğini anlamıyorlar.. Ağzının içinde soba var da o tüttü sanıyorlar..
Tam bu kuralı icat edenlerin zekâsına uygun bir beklenti..
Film polisiye.. Narkotikçiler bir eroin bağımlısını suçüstü yapmışlar.. Adam matiz.. Ağzında sigara var.. O sigara buzlanmış..
Adam bir yandan da koluna damardan eroin şırınga ediyor.. Ona buzlanma yok..
Kuralı koyan zeki kişilerin beklentisine göre sigara eroinden de beter.. Çocuklarımız eroinman olsunlar ama sigaraya özenmesinler..
11 Şubat 2010 Perşembe
İLAD kampanyamıza destek veriyor
İLAD Yönetim Kurulu kararlarının silaha son kampanyasına ilişkin maddesi şöyle:
4. Füsun Özbilgen ve gazeteci arkadaşları tarafından gündeme getirilen Ekranlarda silaha son kampanyası görüşüldü ve İLAD tarafından kampanyaya destek verilmesine karar verildi.
İmzalayan yönetim kurulu üyeleri:
Hıfzı Topuz - Özden Cankaya - Aysel Aziz - Nurçay Türkoğlu - Kemal Aslan - Hale Yaylalı - Hülya Yengin - Füsun Özbilgen
27 Ocak 2010 Çarşamba
RTÜK ekranda cinayet değil, meme ve bacak peşinde silahları görmüyor
RTÜK, sunucu Saba Tümer ile Türkan Şoray'ın kızı Yağmur Ünal'ın, 'frikik' görüntülerini yayınlayan kanaldan savunma istedi...
'Kamu hizmeti' değil, sansasyon
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 'özel hayatın ihlali' konusunda önemli bir karara imza attı. Sunucu Saba Tümer ile Türkan Şoray'ın kızı Yağmur Ünal'ın, 'frikik' görüntülerinin yayınlandığı programı izleyen RTÜK, kanaldan savunma istedi. RTÜK'ün, Fox TV'de yayınlanan 'Bizden Kaçmaz'daki görüntülerle ilgili hazırladığı rapor özetle şöyle:
(...) Saba Tümer'in vücudunun bir bölümünün belli olmasının öne çıkarıldığı, vücudunun göğüs bölümünü hedef alan oklar konulduğu, göğüs bölgesi kalp ve oval şekillerle sınırlar içerisine alınarak özel olarak dikkat çekilmeye çalışıldığı görülmüştür.
(...) Yağmur Ünal'ın taksiye binerken isteği dışında açılan bacaklarının defalarca ekrana getirilerek sergilendiği ve kaza ile açılan bölgenin bir daire içine alınarak vurgulandığı tespit edilmiştir.
(...) Programda varolan bir durumu ekrana getirmekten ziyade, haber yaratma çabasının ön plana çıktığı görülmüştür. Söz konusu haberlerin içeriği dikkate alındığında Fox TV yayın kuruluşunun kamu hizmeti anlayışıyla bağdaşmayan bir şekilde sansasyonel bir haber oluşturma gayretiyle hareket ettiği düşünülmektedir.
Yakın çekim görüntü özel hayatın ihlali
FOX TV'nin magazin programı 'Bizden Kaçmaz'ı izleyen RTÜK üyeleri, Yağmur Ünal'ın otomobile binerken kazara açılan bacaklarının, yakın çekim görüntülerle ekrana getirilmesini, 'özel hayatın ihlali' olarak değerlendirdi.
20 Ocak 2010 Çarşamba
TV ekranlarında cinayet dizileri
“Sizin dizileri izledim. Hepsinde siyah arabalı, siyah takım elbiseli, açık yaka beyaz gömlekli, tabancalı adamlar sürekli birilerini vuruyor. Çoluk çocuk herkes gece yarılarına kadar TV başında heyecanla bu cinayetleri izliyor. Sanal yaşantı sanki gerçek yaşamınızın bir parçası olmuş. İnsanlar dizi karakterlerini öylesine benimsemiş ki gerçek hayattaki normal insanlar çoğu kişiye sanal gelmeye başlamış.”
Jan Devletoğlu (Vatan)
7 Ocak 2010 Perşembe
Medyatava'dan da destek geldi
MEDYATAVA.NET SİTESİ, "EKRANDA SİLAHA SON" KAMPANYAMIZI HABER YAPARAK DESTEKLEDİ
EKRANDA SİLAH GÖRMEK İSTEMİYORSANIZ TIKLAYIN ..
07.01.2010 17:50
Gazeteciler Füsun Özbilgen ve Gül Önet, TV ekranlarında silah ve şiddet görüntülerinin, tıpkı sigarada olduğu gibi "buğulanması" için internet üzerinden kampanya başlattılar. Kampanyaya bir genel yayın yönetmeni de açık destek verdi...
http://www.medyatava.com/haber.asp?id=60956
Bireysel silahlanmanın gizli/alenî reklamını yapanların vicanî sorumluluğu
UMUT VAKFI DA KAMPANYAMIZI ŞU HABERLE DESTEKLİYOR:
Önemli bir kampanya: “Ekranlarda silaha son”
Türkiye’deki meşhur silah firmalarından biri, kadın yöneticilerinin (sözkonusu silah firmasının sahibi olan ailenin bir ferdi) yüzü ve sözüyle medyada yer alıyor. Kendileriyle yapılan bu mülakatların içeriğinde, sözkonusu firmanın “silah” sektörü içindeki paylarına dikkat çekilirken ve kurumsal tanıtımları yapılırken; silahlar adeta sıradan bir ticari mal gibi serimleniyor ve “silahlanma” “seçkin” zevk ve yaşam stili olarak pompalanıyor…
Bireysel silahlanma –bir halkla ilişkiler çalışması gibi- “yaşam tarzı” olarak tanıtılıyor... Kadınların iyi silah kullanıcıları ve “tüketicileri” olmalarından dem vuruluyor. Çok tehlikeli ve sakıncalı bir yaklaşımla, silah üreticilerinin sözleriyle, silah “moda” olarak meydada kurgulanmaya çalışılıyor. Silah sektörünün kadın bakışı/duruşu inşa ediliyor. Bu kadın duruşu; “iyi atıcılar olan, yumuşak ama silah sertliğini de karakterize eden, kentli, gelenekçi, otoriter, anne” şeklinde çerçeveleniyor.
Geçen hafta yayınlanan bir röportaj, neredeyse bireysel silahlanmayı özendirici nitelikteydi. Gazeteci tarafından -hiç bir eleştirelliği olmadan ve insanların yaşama hakkı gözetilmeden- yöneltilen sorular, bir silah firmasının kurumsal tanıtımının ve ürettiği silahların reklamının nasıl yapılacağının açık örneğini bizlere sunuyordu. Silah kullanmanın bir yaşam tarzı olarak kurgusu elbirliğiyle yapılıyordu bu röportajda.
Gelelim gerçeklere:
Silah sıradan bir ticari mal olmadığı gibi, sıradan bir tüketim nesnesi de değildir. Neden? Çünkü işlevi öldürmektir! Örneğin; birine silah hediye ederseniz, o kişiye bir insanı öldürme/yaralama ihtimalini hediye etmiş olursunuz...
Böylece, -sözkonusu röportajda olduğu gibi- bir gazeteci de, bir silah üreticisi de silahın gizli veya aleni reklamını yapamaz, yapmamalıdır… Kanunî sorumluluğun ötesinde, bu bir vicdanî sorumluluktur! Bu vicdani sorumluluk, silahlarla öldürülen/yaralanan/hayatı boyunca sakat yaşamak zorunda kalan insanların yaşama haklarından kaynaklanır. Çünkü her yıl ülkemizde bireysel silahlanma sonucu hayatını kaybeden 3000 kişinin, her birinin yaşama hakkının ihlal edilmesi sorumluluğu taşınamayacak kadar ağırdır. Şurası açıktır ki; silahın gizli veya alenî reklamını/tanıtımını yapanlar bu sorumluluğun yükünü adeta gönüllüce üstlenirler...
Önemli bir kampanya: “Ekranlarda silaha son”
Medyanın bu konudaki sorumluluğunu gösteren çok önemli ve duyarlı bir kampanya geliştiriliyor bugünlerde. “Ekranlarda silaha son” kampanyası (http://silahason.blogspot.com), son derece isabetli olarak “ekranlarda silah ve cinayet görmek istemiyoruz” diyor…
Silahı sıradan bir mal, tüketim nesnesi olarak göstererek, “yaşama hakkı”mızı ihlal eden bireysel silahlanmanın gizli/alenî reklamının ve tanıtımının yapılmaması önce buralardaki sorumluluk sahiplerinin vicdanî yüküdür...
Bu yük ağırdır; çünkü insanın “yaşama hakkı”nın kutsallığını taşır...
İyi haftalar,
(05.01.2010)
Umut Vakfı
6 Ocak 2010 Çarşamba
Ekranda Silah Görmek İstemiyorsanız Tıklayın
İki kadın gazeteci Özbilgen ve Önet, RTÜK'ten, TV ekranlarında silah ve şiddet görüntülerinin, tıpkı sigarada olduğu gibi "buğulanmasını" istiyor. İnternet üzerinden başlattıkları kampanyada topladıkları imzalar RTÜK'e iletilecek.
İki kadın gazeteci, Füsun Özbilgen ve Gül Önet, silahason.blogspot.com adresinde başlattıkları kampanyayla, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) televizyon ekranlarında silah ve şiddet görüntülerinin "buğulanmasını" sağlamasını istiyor.
bianet'in görüştüğü Özbilgen "Sigara 20 yılda, silah iki saniyede öldürüyor. Nasıl sigara görüntüleri buğulanıyorsa, silah görüntüleri de buğulanmalı" diyor.
"Katılmak için tıklayın"
"Ekranlarda silah ve cinayet görmek istemiyoruz" başlığını taşıyan kampanyaya katılmak için, çağrı metninin altındaki yorum kutusuna adınızı, kendinizle ilgili istediğiniz bilgiyi bırakmak mümkün. Hatta Özbilgen, kişileri buraya yorum yazmaya da davet ediyor. "Böylece açık bir tartışma alanı da oluşuyor, metin yazanlar birbirlerinin ne düşündüğünden, kim olduklarından da haberdar olabilirler."
Kampanyaya Hürriyet'in yayın yönetmeni Enis Berberoğlu, gazeteciler Hikmet Bila, Melih Aşık şimdiden açık destek vermiş durumda.
"TV'de silah şiddeti meşrulaştırıyor"
Aynı zamanda Galatasaray Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Özbilgen, "Bu görüntüler silahı içselleştiriyor, meşrulaştırıyor. Şiddeti teşvik ediyor, yaygınlaştırıyor, çoğaltıyor. Çocukları özendiriyor. Sanal dünyayla gerçek dünyayı ayırt edemeyen çocuklar, bu silah ve şiddet görüntülerini doğal kabul etmeye başladı. Ayrıca insanlar ekranda silah görünce de irkiliyor" diyor.
Özbilgen, kampanya fikrinin, çevirmenliğiyle de tanınan Önet'le sohbet ederken akıllarına düştüğünü anlatıyor:
"Sigaranın zararlarını konuşurken, silahın da ne kadar zararlı olduğunu, ekrandaki silah görüntülerinin ne kadar rahatsız ettiğini konuştuk. Daha sonra bunu kime söylesem, herkes bu görüntülerle ilgili rahatsızlığını anlattı. Herkes rahatsızdı, ama kimse kampanya başlatmamıştı. Sürekli insan öldürülmesini seyretmekten bıktık."
Her yıl üç bin kişi bireysel silahlanma sonucu ölüyor
Özbilgen haksız değil. Bireysel silahlanmayla mücadele eden Umut Vakfı'nın bazı verileri şöyle:
• Türkiye'de her yıl ortalama 3 bin kişi ateşli silahlarla halâ ölüyor.
• 2,5 milyon ruhsatlı olmak üzere (en az üç katı ruhsatsız silah mevcut) ortalama 7-10 milyon bireysel silah bulunuyor.
• Cinayetlerin yüzde 60'ında ateşli silah kullanılıyor.
• Her 10 kişiden birinde, her üç evden birinde ateşli silah bulunuyor.
• Trafikteki aktif 13 milyon sürücünün yüzde 8'i ciddi düzeyde agresif sürücü. Ateşli silahların yüzde 80'i her an (belde, el altında, torpidoda, yastık altında ve çekmecede) kullanılabilir durumda. Silahla işlenen her 10 cinayetten 1'i trafikte gerçekleşiyor. Araçlarda ateşli silahların bulunması, meydana gelen öfke patlamaları sonrasında ölüm ve yaralamalarla sonuçlanan suçları artırıyor.
Tolga KORKUT
tolgakorkut@bianet.org
İstanbul - BİA Haber Merkezi
06 Ocak 2010, Çarşamba
2 Ocak 2010 Cumartesi
Enis Berberoğlu (Matrix) silaha son diyor
ENİS BERBEROĞLU DA BU POZU İLE KAMPANYAMIZA DESTEK VERİYOR !!!
Hürriyet'in çiçeği burnunda Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu,
Gül Önet ve Füsun Özbilgen'in başlattığı "EKRANLARDA SİLAHA SON" kampanyasına
çiçeğini silahının üzerine takarak destek verdi:- )))))))))))))))))))))
Matrix filmi afişi için verdiği silahlı pozdaki
tabancası gülle donatıldı.
Reklamlarında yeni ve eğlenceli bir medya sözü veren Hürriyetin'in
yeni yöneticisine böyle bir poz yakışırdı.
Biz de yakışanı yaptık.
1 Ocak 2010 Cuma
Tabanca
Sigaraya, tabancaya perdeleme
31 Aralık 2009 Perşembe
RTÜK : Sevişmek yasak, öldürmek serbest
RTÜK'ün raporunda "Nip/Tuck'ta cinsel ilişki sahnelerinde çiftler çıplak bir halde sevişirken ekrana getirilmektedir" uyarısı yer alıyor. Ayrıca ameliyat sahnelerinin yakın çekimde verildiği uyarısında bulunuluyor. Sabah gazetesinin haberine göre, 'Gossip Girl' için yazılan uyarı raporu da şöyle:
"8 Eylül 2009 tarihinde saat 20.00'de yayınlanan dizide gençlerin sevişme, öpüşme sahneleri senaryonun gerektirmediği kadar abartılı bir şekilde verilmektedir. Ayrıca gençlerin yaşadıkları yasak aşklar ve bu aşklarıyla olan abartılı sevişme sahneleri de açıkça ekrana yansıtılmaktadır..."